35 yıllık çalışma hayatına sahip olan UVtek Genel Müdürü Metin Arslan ile sıklıkla kullandığı mobil uygulamaları, kendisine verilen en iyi tavsiyeyi, iş hayatındaki en büyük motivasyonu üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Zamanda yolculuk yapma şansı olsa, İstanbul’un savaş sonrası gelişimini insanların davranışlarını, genel kültürünü birebir deneyimlemek için 1930’lara gitmek istediğini ifade eden UVtek Genel Müdürü Metin Arslan’ın kendisine verilen en iyi tavsiye ise; önce dinle, sonra düşün ve en son konuş…

  • Şimdiye kadar size verilen en iyi tavsiye nedir?

Yaklaşık 35 yıllık çalışma hayatımda, çok insan tanıdım, çok iş yaptım, iş birliğinde olduğum markalara değer katarken, bu zaman içinde çok şey öğrendim. Birbirinden değerli tavsiyeler aldım, çok kıymetli öğretiler edindim. Ama bütün bu yıllar, bütün bu deneyimi düşündüğüm zaman, sanırım benim için en değerlisi: “Önce dinle, sonra düşün ve en son konuş” olmuştur. Bu tavsiyeyi hayatımın her alanına entegre edebildim hem iş hem de özel hayatımda çok daha net olmama ve doğru kararlar vermeme yardımcı oldu.

  • En sevdiğiniz yemek nedir, en çok nerede yemek yemeyi tercih edersiniz?

İşim gereği fazlasıyla seyahat edebiliyorum. Hem yurt içi hem de yurt dışında birçok yere gittim, birçok mutfak denedim. Birbirinden değerli ustaların elinden çıkmış, birbirinden lezzetli tatlar denedim. Ancak evimde yapılmış kuru fasulye ve pilav ikilisinin yeri çok ayrı. Özellikle uzun seyahatlerin sonunda, bir de havalar soğuksa asla değişmeyeceğim lezzettir. Yanında cacık veya turşu da olursa değmeyin keyfime.

  • Sosyal Medya uygulamaları dışında, favori mobil uygulamanız hangisi?

Bunca senelik çalışma hayatı sonucunda hem benim markamın yaptığı iletişim çalışmalarını hem de bütün dünyada olanı biteni takip ettiğim sosyal medya hesapları var. Ancak mesleki ihtiyaç olarak, yurt dışıyla da sürekli var olan iş ortaklıklarımız nedeniyle döviz takip uygulamalarını yoğun bir şekilde takip ediyorum.

  • Zamanda yolculuk yapabilseydiniz, nereye gitmek isterdiniz?

Yaşadığımız her zaman dilimi kendi içinde güzel. Bunu değerli, verimli ve daha güzel yapmak aslında kendi elimizde. Ancak düşündüğüm zaman, bugünün koşturmasından biraz uzak her şeyin daha rafine olduğu, hayatın daha anlaşılır yaşanır olduğunu tahmin ettiğim 1930’lu yıllar İstanbul’una gitmeyi isterdim. İstanbul’un savaş sonrası gelişimini insanların davranışlarını, genel kültürünü birebir deneyimlemek isterdim.

“MÜŞTERİLERİMİZİN GÜVENLE ÜRÜNLERİMİZİ SATIN ALMALARI TARİF EDİLEMEZ BİR BAŞARI MOTİVASYONU”

  • İş hayatındaki en büyük motivasyonunuz nedir?

İş ortaklarımdan çalışma arkadaşlarıma, ürünlerimizin Ar-Ge sürecinden başlayıp bitimine kadar her şey beni motive edebiliyor. Ancak en çok öne çıkan, bazen aylarca emek verdiğimiz, fabrikamızdaki herkesin alın teri olan ürünlerimizin müşterilerimiz tarafından beğenilip işlerini geliştirmeleri için aldıkları ürünlerin satışıdır. Dediğim gibi, yoğun bir emek sonrası müşterimizin ihtiyaçlarını karşılıyor olmak, onları mutlu etmek ve onların da mutluluk ve güvenle ürünlerimizi satın almaları gerçekten tarif edilemez bir başarı motivasyonu sağlıyor.

  • Şu anda karşılaştığınız en büyük iş zorluğu nedir?

Günümüz şartlarını herkes biliyor. Aşırı hızlı tüketilen bir zaman içindeyiz. Herkesin kendine göre bazı ihtiyaçları, çözmesi gereken sorunları var. Aynı durum bizim için de geçerli. Gerçekten yetenekli, başarılı ve sonuç odaklı bir kadromuz var. Fakat günden güne büyüyen gelişen, yurt dışı iş anlaşmaları fazlasıyla artan bir durumdayız ve haliyle nitelikli insan kaynağına ulaşabilmek bizim için şu an zaruri bir ihtiyaç. Yeterli eğitim al yapısı olmuş olsa nitelikli kaynaklara biraz daha kolay ulaşabiliriz diye düşünmekteyim.