Ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi, alacağı tüketir mi?
Ticaretin ve üretimin temel amacının bireylerin kişisel isteklerini gerçekleştirmek için para kazanmak olduğunun kabulüne göre; ticarette kazanılan paranın enflasyon karşısında değer kaybetmemesi hatta üzerine çıkması gerekmektedir. Merkez bankasından alınan son 5 yıllık TÜFE bilgileri; Aralık 2023 – % 64.77, Aralık 2022 – %64.27, Aralık 2021 – %36.08, Aralık 2020 – %14.60, Aralık 2019 – %11.84 şeklindedir. O halde ticarette kazanılacak paranın yıl ve yıllar içinde en azından bu oranlara eşdeğer şekilde korunması gerekecektir. Ne yazıktır ki, ticari faaliyetlerin birtakımında ürün teslimi ve ödemelerde gecikmeler olmakta hatta bazen hiç yapılmamaktadır. Mal/hizmet satışı ediminin yerine getirilmesine rağmen bunun karşılığı bedelin ödenmemesi durumundaysa alacağa ulaşılması için belirli aşamalar ve zamanın geçmesi gerekmektedir. Bu zaman diliminde tacirin ücretini geç almasına karşın parasının alım gücünü koruyacak olan faiz alacağıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/6-2249 E., 2015/1362 sayılı kararında faizi “… Faiz; para alacağının medeni semeresidir. Başka bir ifade ile faiz, ödünç akdi veya başka bir hukuki muamele yahut fiil neticesinde başka bir kimseden alacaklı duruma geçen kimsenin para alacağının karşılığı ve bir nevi ücret ve kirası …” şeklinde tanımlamıştır. Ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi 2024 yılında yıllık %48 olarak uygulanacakken, 2023 yılında ticari temerrüt faiz oranı yıllık %11,75, 2022 yılında ticari temerrüt faizi yıllık %17,25 olarak uygulanmıştır. Hangi işlerde ticari temerrüt faizi uygulanabilir onun değerlendirilmesinin yapılmasının ardından bu oranın da üzerinde bir oranla anlaşma yapılabilir mi bunun değerlendirilmesini yapalım.
Ticari iş nedir?
Ticari işler, Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi ve 19. maddesi uyarınca tespit edilecektir. Temel olarak ticari işlere uygulanacak faizin de ticari faiz olması kaidedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” demiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesiyse “(1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. (2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” demiştir. Bu maddelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda Ticaret Kanunda düzenlenen ve ticari işletmeyi ilgilendiren tüm işleri ticari iş sayılacağı, taraflardan biri için bile ticari iş niteliğinde olan bir sözleşme varsa bu durumun da ticari iş sayılacağını belirtmiştir. Bunun yanı sıra tacir kişinin borçlanmalarının ticari olması asıl olsa da sözleşmenin tarafına açıkça işin ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını belirtirse borcun adi borç sayılacağını belirtmiştir. Belirtilen durumlar ticari iş sayılacak olup uygulanacak faiz de ticari temerrüt faizidir.
Sözleşmede öngörülmemişse temerrüt faizi talep edilebilir mi? Edilebilirse hangi orandan istenebilir?
Taraflar sözleşmelerinde bilerek veya bilmeyerek faiz hükmüne hiç değinmemişse bile temerrüt faizi talep edebileceklerdir. Bu durumda yukarıda belirtilen kanuni ticari temerrüt faizi oranında faiz talep edebileceklerdir.
Yukarıda da belirtildiği üzere 2024 yılı ticari temerrüt faizi dışında önceki yıllardaki oranların çok düşük olduğu açıktır. Ticari temerrüt faizinin düşük olduğu yıllarda paranın alım gücünün korunması için Kanuni Ticari temerrüt faiz oranının üzerinde faiz oranı kararlaştırılabilir mi? Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinde “(1) Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. (2) Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” ve 120. maddesinde “(1) Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. (2) Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. (3) Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” dese de Ticaret Kanunu’nun 8. maddesinde “(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.” dediğinden dolayı ticari işlerde taraflar faiz oranını serbestçe belirleyebilecekledir.
Ticari işlerde temerrüt faizi ne zaman işlemeye başlar?
Türk Ticaret Kanunu’nun 10.Maddesinde faizin başlangıç tarihini “(1) Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Şeklinde belirtmiştir. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere taraflar faizin başlayacağı tarihi belirleyebileceklerdir. Böyle bir belirmede bulunmazlarsa vadeli borçlarda vade tarihinin sonundan itibaren, vade belirli değilse ihtar ile birlikte işlemeye başlayacaktır.
Birleşik faiz mümkün mü?
Türk Ticaret Kanunu’nun 8. maddesinde bileşik faizin şartlarını “Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.” şeklinde belirtmiştir. Bu maddeye göre ticari işlerde bileşik faizin 3 şartı bulunmaktadır. Bu şartlardan ilki taraflar tacir olmalıdır. İkinci olarak cari hesap veya her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğindeki ödünç sözleşmeleri söz konusu olması gereklidir. Son olarak ise 3 aydan aşağı olmamalıdır. Bu üç durumunda birlikte gerçekleşmesi halinde bileşik faiz (faizin anaparaya eklenerek bu bedel üzerinden yeniden faiz işletilmesi durumu) istenebilecektir.
Ticari işlerde alacağa geç ulaşılması ihtimali hep vardır. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde kanuni temerrüt faizinin enflasyon oranının altında kaldığı da yukarıda belirtilen oranlardan belirlidir. O halde tacirlerin kendilerini bu dönemlerde koruması için sözleşmelerinde temerrüt faiz oranlarını belirtmeleri kendilerini korumalarını sağlayacaktır.
Cüneyt Demirci – Hakim