Teknolojiyi etkin kullanma becerileriyle iş süreçlerini iyileştiren Z kuşağı; esneklik, toplumsal ve bireysel değerlerle örtüşen işler ve sürekli geri bildirim beklentisiyle iş dünyasında dönüşüm yaratıyor. Dijitalleşme ve yönetimsel dönüşüm, bu neslin beklentilerine uygun çalışma ortamları sunmada giderek daha kritik hale geldi. Firmaların bu dönüşüme uyum sağlaması; genç yetenekleri çekmek ve rekabet gücünü artırmak için büyük önem taşıyor. Aposto.biz Kurucu Ortağı Gözde Avcıoğlu Avdel, yeni nesil çalışanların iş dünyasındaki rolüne dikkat çekerek, şirketlerin bu potansiyeli desteklemesi gerektiğinin altını çizdi.
Z kuşağı, iş dünyasında giderek daha fazla yer edinirken, beklentileri ve çalışma anlayışlarıyla iş hayatına yeni bir yön veriyor. OECD verilerine göre; dünya genelinde yaklaşık 2 milyar Z kuşağı bulunuyor ve bu neslin 2025 yılı sonuna kadar dünya nüfusunun yüzde 30’unu, iş gücünün ise yüzde 27’sini oluşturması bekleniyor. Esneklik, teknolojiye uyum ve anlamlı işler arayışı, bu kuşağın iş tercihlerini şekillendirirken, şirketlerin de çalışma modellerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. Hibrit ve uzaktan çalışma sistemleri, sürekli geri bildirim mekanizmaları ve kariyer gelişim fırsatları, Z kuşağını iş hayatına entegre etmenin en önemli unsurları arasında gösteriliyor. Firmaların bu beklentilere uyum sağlaması, genç yetenekleri çekmek ve rekabet gücünü artırmak açısından da kritik önem taşıyor. Bu kapsamda Aposto.biz Kurucu Ortağı Gözde Avcıoğlu Avdel ile Z kuşağı ve iş dünyasının dönüşümünü ele aldığımız röportajımızda, yeni nesil çalışanların iş hayatındaki beklentilerini ve firmaların bu değişime nasıl adapte olması gerektiğini konuştuk.
- Geçmiş kuşaklar uzun yıllar bir kurumda çalışıp oradan emekli olmayı hedeflerken, Z kuşağı proje bazlı çalışma yönünde eğilim gösteriyor. Bu noktadan değerlendirdiğimizde iş dünyası ve Z kuşağı birbirini nasıl tamamlayıp destekleyecek?
Z kuşağı, esnek çalışma modellerine ve iş-yaşam dengesine büyük önem veriyor. Deloitte’un 2023 Y ve Z Kuşakları Araştırması’na göre, bu kuşaklar hibrit veya uzaktan çalışma modellerini tercih ediyor ve tam zamanlı ofis çalışması talep edildiğinde işten ayrılma eğilimi gösteriyorlar. Bu durum, iş dünyasının esnek çalışma modellerini benimsemesini ve proje bazlı çalışmalara yönelmesini gerektiriyor. Ayrıca Z kuşağı bireyleri kişisel gelişime ve anlamlı işlere değer veriyor. Bu nedenle, koçluk ve mentorluk programları ile desteklenmeleri, hem onların iş tatminini artıracak hem de şirketlerin verimliliğine katkı sağlayacak.
“Deneyimin değerini anlamaları ve uzun vadeli hedefler belirlemeleri büyük önem taşıyor”
- Genç kuşağın iş dünyasına ilişkin en büyük yanılgısının ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Z kuşağı, teknolojiye olan yatkınlıkları ve hızlı bilgi erişimi sayesinde birçok konuda kendine güveniyor. Ancak iş dünyasında deneyimin ve uzun vadeli stratejik düşünmenin önemini bazen göz ardı edebiliyorlar. Hızlı sonuç alma beklentisi, sabır ve sürekli öğrenme gerektiren süreçlerde zorluk yaşamalarına neden olabilir. Bu nedenle, genç profesyonellerin deneyimin değerini anlamaları ve uzun vadeli hedefler belirlemeleri büyük önem taşıyor.
“Esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışmayı tercih edenlerin oranı yüzde 75’e ulaştı”
- Yeni neslin iş dünyasına bakış açısının önceki kuşaklardan en belirgin farkları nedir?
Z kuşağı, iş dünyasına önceki kuşaklardan farklı bir perspektifle yaklaşıyor. Bu nesil, teknolojiyle iç içe büyümüş olup, dijital becerileri yüksek ve yenilikçi düşünce yapısına sahip. Dijital dünyada büyüyen bu nesil, anlık bilgiye erişmeye alışkın olduğu için, iş hayatında da anlık geri bildirim ve şeffaflık talep ediyor. Gallup’un 2021 tarihli araştırmasına göre; Z kuşağının yüzde 60’ı düzenli geri bildirim almayı ve şirketlerde daha açık bir iletişim ortamı olmasını bekliyor. Ayrıca çalıştıkları şirketlerin çevresel ve sürdürülebilirlik adımlarına verdiği önem artıyor. Deloitte’un 2023 Küresel Z Kuşağı Anketi’ne göre; Z kuşağının yüzde 55’i iş seçiminde sürdürülebilirlik politikalarını ve çevresel duyarlılığı dikkate alıyor. Bu nesil, anlamlı bir kariyere sahip olmayı ve çalıştıkları kurumların topluma olumlu katkılar yapmasını bekliyor. İş-yaşam dengesi de Z kuşağı için kritik bir faktör. Geleneksel 9-5 mesai düzeni yerine, esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma imkanlarını tercih edenlerin oranı yüzde 75’e ulaşmış durumda. Bu, pandeminin ardından çalışma alışkanlıklarının değiştiğini ve Z kuşağının bağımsız, verimli ve iş-özel hayat dengesine önem veren bir yapıda çalışmak istediğini gösteriyor. Sonuç olarak, Z kuşağı iş dünyasında teknolojiye hakim, hızlı geri bildirim bekleyen, çevresel ve sosyal sorumluluklara duyarlı ve esnek çalışma modellerine açık bir nesil. İşverenlerin, bu beklentilere uygun çalışma ortamları sunması, genç yetenekleri çekmek ve verimli bir iş gücü yaratmak açısından kritik önem taşıyor.
Yeni mezunların yüzde 77’si, iş hayatının ilk 6 ayında üniversiteden daha çok şey öğrendiğini belirtiyor
- Günümüzde teorik bilginin tek başına yeterli olmadığı düşünüldüğünde, mesleki eğitim ve staj programları iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılıyor mu?
Günümüz iş dünyasında, teorik bilgi tek başına yeterli olmayıp, pratik deneyim ve uygulamalı beceriler de büyük önem taşıyor. Hult International Business School tarafından yapılan bir ankete göre; yeni mezunların yüzde 77’si, 4 yıllık üniversite eğitimlerinden ziyade, iş hayatındaki ilk altı ayda daha fazla şey öğrendiklerini belirtiyor. Aynı ankette, insan kaynakları liderlerinin yüzde 96’sı, üniversitelerin iş dünyası için daha nitelikli bireyler yetiştirmede daha fazla sorumluluk alması gerektiğini düşünüyor. Bu veriler, mevcut mesleki eğitim ve staj programlarının iş dünyasının ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığını gösteriyor. Öğrencilerin iş ortamlarını tanımaları, doğru iş yeri seçimi yapabilmeleri ve erken pratik deneyim kazanmaları, kariyerlerine bir adım önde başlamalarını sağlıyor. Bu şekilde başlayan bireyler, iş hayatına daha hızlı adapte olarak daha başarılı olma eğilimindedirler.
Yurt dışındaki uygulamalara baktığımızda, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde yaygın olan Working Student programları, öğrencilerin eğitimleri devam ederken belirli saatlerde şirketlerde çalışmasına olanak tanıyor. ABD’de ise Intern-to-Hire modeli ile stajyerler, başarılı olmaları halinde tam zamanlı iş teklifleri alabiliyor. Bu tür uygulamalar, gençlerin kariyerlerine daha bilinçli başlamalarını sağlarken, işverenlerin de nitelikli adayları erken dönemde keşfetmelerine yardımcı oluyor. Türkiye’de de benzer şekilde uzun dönemli staj ve yarı zamanlı çalışma fırsatlarının artırılması, öğrencilerin iş hayatına daha güçlü başlamasını sağlayabilir. Üniversiteler ve şirketler arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi, iş dünyasının ihtiyaçlarına yönelik daha etkili staj programlarının oluşturulması, gençlerin mesleki gelişimi açısından büyük bir fırsat sunuyor.
Yeni nesil çalışanları kazanmak için firmaların atması gereken adımlar
- Firmalar, yeni nesil çalışanları kadrolarına katabilmek ve iş dünyasına adapte olabilmelerini sağlamak için neler yapmalı?
Firmalar, Z kuşağının beklentilerine uyum sağlamak için aşağıdaki adımları atabilir;
- Esnek çalışma modelleri benimsemek: Uzaktan çalışma ve esnek çalışma saatleri gibi uygulamalar, Z kuşağının iş-yaşam dengesine verdiği önemi karşılıyor.
- Teknolojik altyapıyı güçlendirmek: Dijital araçların etkin kullanımı, bu neslin verimliliğini artırıyor ve iş süreçlerine yenilikçi çözümler getirmelerine olanak tanıyor.
- Sürekli geri bildirim ve şeffaflık sağlamak: Açık iletişim ve düzenli geri bildirim mekanizmaları, Z kuşağının gelişimine katkı sağlıyor ve iş tatminini artırıyor.
- Kariyer gelişim fırsatları sunmak: Koçluk ve mentorluk programları, eğitimler ve kariyer gelişim planları ile genç çalışanların profesyonel gelişimlerine destek olunmalı.
“Z kuşağına uygun ortamlar sağlamak, memnuniyeti ve rekabet gücünü artıracak”
- Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Z kuşağı, iş dünyasına yalnızca zorluklar değil, aynı zamanda çok değerli fırsatlar da sunuyor. Bu kuşak, yaratıcılık ve yenilikçilik konusunda son derece yetkin ve iş yerinde inovatif çözümler geliştirme potansiyeline sahip. Teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmaları, iş süreçlerini iyileştirmek ve yeni fikirler üretmek konusunda onlara büyük bir avantaj sağlıyor. Şirketlerin, Z kuşağının bu özelliklerini desteklemesi ve onlara uygun çalışma ortamları sunması, hem çalışan memnuniyetini artıracak hem de şirketlerin rekabet gücünü yükseltecek.